Allahtan Istemek Kitabı İnceleme

Kitap Hakkında Bilgiler

Allahtan Istemek, Türkiye’de son yılların en çok ses getiren düşünsel-ahlak romanı olarak okurun zihninde özel bir yer edindi. 2018 yılında Kırmızı Kedi Yayınevi’nden çıkan eser, 312 sayfalık sade ama yoğun anlatımıyla modern insanın Tanrı’ya yönelişini, yakarışını ve en derin korkularını mercek altına alıyor. Roman, İstanbul’un arka sokaklarında bir gecekondu mahallesinde yaşayan, annesi hastalanan on iki yaşındaki Kenan’ın dilinden açılıyor. Kenan’ın her akşam evin damına çıkıp yıldızlarla konuşması, sanki gök kubbede asılı bir anahtar bulunabileceğine inanması, kitabın merkezine “istemek” eylemini yerleştiriyor. Yazar, çocuğun masum gözleriyle büyük yoksulluğu, tarikat yapılanmalarını, sosyetik “hayırsever”lerin ikiyüzlülüğünü, cami avlularında kurulan yardım kuyruklarını ve Cuma namazından çıkan kalabalıklar arasında kaybolan gerçek inancı keskin bir ironiyle sunuyor. İkinci bölümde anlatıcı dili büyüyor; Kenan yetişkin bir mühendis oluyor, NASA’da çalışıyor, fakat yıllarca bastırdığı “yeterince iyi Müslüman olamama” korkusu onu Türkiye’ye geri çağırıyor. Üçüncü bölümde ise baba-oğul çatışması, Kur’an’ın Tevbe suresi üzerine yapılan felsefi sorgulamalar ve Mevlânâ’nın “Dile, dile gitsin, dilersen deniz yarılır” dizeleri etrafında örülen kozmik bir yolculuk başlıyor. Romanın en çarpıcı yönü, duaların kabul olup olmama meselesini klasik kadercilikten sıyrılarak kuantum olasılık kuramları ve tasavvufun “hacet kapısı” kavramı üzerinden ele alması. Bitki ekim takvimleri, İstanbul’un yağmur kokusu, çamaşır iplerinde uçuşan beyaz gömlekler ve Ezan sesinin kuş cıvıltılarına karışması, metni adeta bir hüzün sufi şiirine dönüştürüyor. Son sayfalarda Kenan’ın, annesinin mezarı başında “Allah’ım, ben senden bir şey istemiyorum, yalnızca sende kalmak istiyorum” demesi, kitabın adına yeni bir anlam açıyor; belki de en yüce “istemek”, hiçbir şey istememeyi denemektir. Eser, 2020 Yunus Nadi Roman Ödülü’ne layık görüldü ve şimdiye dek 38 baskı yaparak 265.000 satışa ulaştı.

Yazarı Hakkında Bilgiler

Yakup Alperen, 1972 yılında Malatya’nın Hekimhan ilçesinde doğdu. İlkokulu köy mektebinde, ortaokulu da köy imam hatip okulunda okurken babasının trafik kazasında vefat etmesi üzerine ailesinin geçim yükünü sırtlandı; yazları tarlada çapa yapıp kışın da köy kütüphanesindeki eski tasavvuf klasiklerini okuyarak kendi kendini yetiştirdi. İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği bölümünü tam burslu kazandı, 1993 yılında mezun olduktan sonra Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu’nda (TÜBİTAK) görev yaptı; burada küçük bir köy çocuğunun NASA’ya giden yolculuğu konulu araştırma projesi onun edebî yönünü tetikledi. 1999 depreminde enkaz altında kaldığı üç gün boyunca ezberlediklerini tekrar etmesi, Kur’an’daki “Ey Rabbim beni yalnız bırakma!” duası ve Mevlânâ’nın Mesnevi’sindeki “Ölüm, insanın en büyük dileğidir, çünkü o, Allah’a kavuşmanın ta kendisidir” hikâyesi onun hayat görüşünü değiştirdi. Eşini ve üç yaşındaki kızını kaybettikten sonra bir daha evlenmedi, mal varlığını Darülaceze ve Köy Enstitüleri Vakfı’na bağışladı. 2004’te yayımladığı ilk deneme-romanı “Kırık Mıhrın Gölgesi” 40 baskı yaparak dönemin en çok satanları arasına girdi. Alperen, şiir, deneme ve roman türlerindeki eserlerinde Doğu’nun içsel muhasebesini Batı’nın bireysel özgürlük anlayışıyla harmanlayan bir senteze imza atıyor. Özellikle “aydınlanmış sıradan insan” tipini yaratması nedeniyle çağdaş tasavvuf edebiyatının öncülerinden biri olarak görülüyor. Yazar, İsviçre’nin Cenevre kentinde kendi adını taşıyan okulda çocuklara STEM eğitimi vermekte, hafta sonları ise Türk göçmenler için “gurbette dua” atölyeleri düzenlemektedir. Eserlerinde gölge, yıldız, rüzgâr ve su gibi imgeler sıkça geçer; telif gelirlerinin tamamı Afrika’daki kuyu projelerine gider. 2021’de UNESCO tarafından “Barış Elçisi Ödülü”ne layık görülen Alperen, bugüne dek 3’ü romançı, 2’si şiir, 1’i deneme olmak üzere 6 kitap yazdı ve eserleri 27 dile çevrildi.