Jonathan Haidt'in 'The Anxious Generation' (Kaygılı Nesil) adlı eseri, günümüz gençlerinin karşı karşıya olduğu zihinsel sağlık krizini derinlemesine inceliyor ve bu krizin temel nedenlerinden birinin, çocukların 'evden uzaklaşma' ve 'evden uzak oyun' döneminden, yani dış dünyada özgürce vakit geçirme yeteneğinden mahrum bırakılması olduğunu savunuyor. Haidt, özellikle 2010'ların başından itibaren akıllı telefonların ve sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla birlikte, çocukların geleneksel olarak deneyimlediği serbest oyun, keşif ve kendi başlarına maceralara atılma fırsatlarının dramatik bir şekilde azaldığını vurguluyor. Bu durumun, gençlerde anksiyete, depresyon ve yalnızlık gibi zihinsel sağlık sorunlarının artmasına yol açtığını belirtiyor. Kitap, bu sorunun kökenlerini, çocuk yetiştirme pratiklerindeki değişimlere, ebeveynlerin artan korumacılığına (helikopter ebeveynlik), okulların güvenli alanları azaltmasına ve en önemlisi, çocukların hayatına giren akıllı telefonların ve sosyal medyanın rolüne bağlıyor. Haidt, akıllı telefonların, özellikle de sosyal medya platformlarının, gençlerin beyin gelişimini olumsuz etkilediğini, gerçek dünya etkileşimlerini azalttığını ve sürekli bir sosyal karşılaştırma döngüsüne soktuğunu öne sürüyor. Kitabın ana teması, çocukların sağlıklı bir zihinsel gelişim için ihtiyaç duyduğu bağımsızlık, risk alma ve sosyal etkileşim fırsatlarının geri kazanılması gerektiğidir. Haidt, gençlerin 'kaygılı nesil' haline gelmesinin nedenlerini sosyolojik, psikolojik ve teknolojik açılardan analiz ederken, aynı zamanda çözüm önerileri de sunuyor. Kitabın hedef okuru, gençlerin zihinsel sağlık sorunlarıyla ilgilenen ebeveynler, eğitimciler, psikologlar ve politika yapıcılar başta olmak üzere, toplumun bu konudaki farkındalığını artırmak isteyen herkes. Haidt, kitabında benzerlerini, özellikle çocukluk ve ergenlik dönemindeki zihinsel sağlık üzerine çalışan araştırmacılar ve yazarların görüşlerine yer veriyor. Kitap, Jean Twenge'nin 'iGen' gibi eserleriyle benzerlikler taşısa da, Haidt'in analizi daha çok 'oyun' ve 'özgürlük' kavramlarına odaklanarak farklı bir bakış açısı sunuyor. Ayrıca, çocukların erken yaşta teknolojiye maruz kalmasının uzun vadeli etkileri üzerine yapılan diğer sosyolojik ve psikolojik çalışmalarla da paralellikler gösteriyor. Kitap, gençlerin yaşadığı bu derin krize karşı hem bireysel hem de toplumsal düzeyde atılması gereken adımları vurgulayarak, daha sağlıklı ve dirençli bir nesil yetiştirme çağrısında bulunuyor. Haidt, bu sorunun çözümü için ebeveynlerin çocuklarına daha fazla bağımsızlık tanıması, akıllı telefon kullanımını sınırlaması, okulların çocuklara 'oyun alanı' sağlaması ve toplumun genel olarak çocukların dış dünyada vakit geçirmesini teşvik etmesi gerektiğini savunuyor. Kitap, günümüzün en acil sorunlarından birine dair hem çarpıcı bir teşhis koyuyor hem de umut vadeden çözüm yolları sunuyor.

Jonathan Haidt, önde gelen sosyal psikologlardan ve ahlak üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan bir akademisyendir. 1963 doğumlu olan Haidt, Yale Üniversitesi'nde psikoloji profesörü olarak görev yapmaktadır. Özellikle ahlaki yargılarımızın rasyonel düşünceden çok duygusal tepkilerimizden kaynaklandığına dair geliştirdiği 'Ahlaki Temeller Teorisi' ile tanınmıştır. Haidt'in akademik kariyeri boyunca benimsediği üslup, karmaşık psikolojik ve sosyolojik olguları anlaşılır bir dille açıklamak, ampirik verilere dayanarak argümanlar geliştirmek ve genellikle muhafazakar ve liberal düşünce arasındaki ahlaki farklılıkları incelemektir. Haidt, özellikle 'The Happiness Hypothesis: Finding Modern Truth in Ancient Wisdom' (Mutluluk Hipotezi: Antik Bilgelikte Modern Gerçekleri Bulmak) adlı kitabıyla geniş kitlelere ulaşmıştır. Bu eserinde, mutluluk üzerine yapılan hem modern psikolojik araştırmaları hem de antik filozofların öğretilerini harmanlayarak, insanın doğasına uygun bir yaşam sürmenin yollarını araştırmıştır. Daha sonra yazdığı 'The Righteous Mind: Why Good People Are Divided by Politics and Religion' (Doğru Zihin: İyi İnsanlar Neden Politika ve Din Tarafından Bölünür) adlı kitabı ise siyaset ve dinin ahlaki temellerini inceleyerek büyük yankı uyandırmıştır. Bu kitapta, insanların siyasi ve dini görüşlerinin altında yatan ahlaki değerleri ve bu değerlerin toplumsal kutuplaşmadaki rolünü analiz etmiştir. En son eseri olan 'The Anxious Generation'da ise Haidt, günümüz gençlerinin yaşadığı zihinsel sağlık krizini ele alarak, akıllı telefonların ve sosyal medyanın bu krizdeki rolünü vurgulamaktadır. Bu kitabıyla Haidt, çocuk yetiştirme pratikleri, teknoloji kullanımı ve gençlerin ruh sağlığı arasındaki karmaşık ilişkiyi aydınlatmaya çalışmıştır. Haidt'in çalışmaları, Amerikan Psikoloji Derneği gibi prestijli kuruluşlardan çeşitli ödüllerle takdir edilmiştir. Kendisi, modern toplumda bireylerin ve grupların ahlaki ve psikolojik işleyişini anlamak için önemli katkılarda bulunmuştur. Haidt'in akademik döneminin büyük bir kısmı, insanların ahlaki yargılarının evrimi, duyguların rolü ve toplumsal uyum gibi konulara odaklanmıştır. Yazdığı kitaplar, sadece akademik çevrelerde değil, aynı zamanda genel okuyucu kitlesi tarafından da ilgiyle karşılanmış ve güncel toplumsal sorunlara dair önemli tartışmalar başlatmıştır.