Lütfi Simavi'nin kaleminden çıkan 'Sarayda Gördüklerim', Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerine ve özellikle saray hayatına ışık tutan önemli bir eserdir. Kitap, yazarın bizzat tanıklık ettiği veya yakın çevresinden duyduğu olayları, şahsiyetleri ve atmosferi canlı bir dille aktarır. Saraydaki günlük yaşamın detayları, padişahların ve saray erkanının karakterleri, protokol kuralları, ziyafetler, bayram törenleri gibi pek çok konu ayrıntılı bir şekilde ele alınır. Simavi, sadece olayları anlatmakla kalmaz, aynı zamanda dönemin sosyal ve kültürel dokusunu da gözler önüne serer. Kitabın ana temaları arasında lüks ve ihtişamın gölgesindeki siyasi çekişmeler, kişisel iktidar mücadeleleri, ahlaki çöküntüler ve imparatorluğun yaşadığı çalkantılı süreçler yer alır. Yazar, saraydaki gösterişli hayatın ardında yatan karmaşık ilişkiler ağını ve bu durumun imparatorluğun kaderi üzerindeki etkilerini ustaca harmanlar. 'Sarayda Gördüklerim', tarih meraklıları, Osmanlı dönemi üzerine çalışan araştırmacılar ve o dönemin atmosferini merak eden geniş bir okur kitlesi için oldukça değerlidir. Kitap, sadece tarihi bir belge niteliği taşımakla kalmaz, aynı zamanda edebi değeriyle de öne çıkar. Lütfi Simavi'nin akıcı ve sürükleyici üslubu, okuyucuyu adeta o dönemin içine çeker. Benzer eserler arasında, saray yaşamını anlatan halide edip adıvar'ın 'Sinekli Bakkal'ı, ahmet hamdi tanpınar'ın 'Saatleri Ayarlama Enstitüsü' gibi romanlar ve diğer saray hatıratları sayılabilir. Ancak 'Sarayda Gördüklerim', doğrudan bir tanıklığın ürünü olmasıyla özgün bir yere sahiptir. Kitap, okuyucuya hem tarihi bilgiyi hem de o dönemin ruhunu derinlemesine hissettirerek, Osmanlı'nın son günlerine dair unutulmaz bir pencere aralar.

Lütfi Simavi, Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerine damgasını vurmuş, tanıklıklarını ve gözlemlerini kaleme alarak önemli bir miras bırakmış bir yazardır. Kendisi, saray çevresinde bulunmuş, bu sayede dönemin siyasi ve sosyal olaylarına yakından şahitlik etme fırsatı bulmuş bir isimdir. Simavi'nin en bilinen eseri olan 'Sarayda Gördüklerim', onun bu deneyimlerinin bir ürünüdür ve Osmanlı saray hayatına dair eşsiz bilgiler sunar. Yazarın üslubu, oldukça akıcı, canlı ve betimleyici bir yapıya sahiptir. Olayları ve şahsiyetleri adeta gözümüzün önünde canlandırır. Tarihi bilgiyi, kişisel gözlemleri ve edebi anlatımı başarıyla harmanlayarak okuyucuyu dönemin atmosferine çeker. Simavi'nin eserleri, sadece tarihi birer belge niteliği taşımaz, aynı zamanda dönemin ruhunu, insanlarını ve yaşam tarzını anlamak için de önemli kaynaklardır. 'Sarayda Gördüklerim' dışında, yazarın Osmanlı sarayına ve İstanbul'a dair başka yazıları ve anıları da bulunmaktadır, ancak bu eseri onun en tanınmış ve etkili yapıtıdır. Lütfi Simavi'nin eserleri, Osmanlı İmparatorluğu'nun son günlerine dair önemli birer tanıklık olarak kabul edilir ve bu dönemi anlamak isteyen tarihçiler, araştırmacılar ve genel okuyucu kitlesi için değerli bir başvuru kaynağıdır. Döneminin önemli gazeteleri ve dergilerinde de yazıları yayımlanmış olan Simavi, bu yönüyle de dönemin entelektüel hayatına katkıda bulunmuştur. Eserleri, dönemin siyasi karmaşası, sosyal değişimleri ve kültürel dönüşümleri anlamak açısından da büyük önem taşır. Lütfi Simavi'nin kaleme aldığı eserler, Osmanlı'nın son çeyreği ve cumhuriyetin ilk yılları üzerine yapılan çalışmalarda sıklıkla referans gösterilir. Bu da onun yazılarının kalıcılığını ve önemini ortaya koymaktadır. Simavi'nin üslubundaki samimiyet ve detaylara verdiği önem, okuyucunun döneme daha derinlemesine bağlanmasını sağlar.