Jean-Paul Sartre'ın başyapıtı "Varlık ve Hiçlik: Fenomenolojik Ontoloji Denemesi", varoluşçuluk felsefesinin en önemli metinlerinden biridir. Kitap, varlık, bilinç, özgürlük ve sorumluluk gibi temel kavramları fenomenolojik bir yaklaşımla ele alır. Sartre, bu eserinde, insanın varoluşunun özünden önce geldiğini savunur; yani insan, önce dünyaya gelir, sonra kendi özünü eylemleriyle ve seçimleriyle yaratır. Bu, "varoluş özden önce gelir" ifadesiyle özetlenir. Kitap, varlık türlerini (kendi için varlık ve şey için varlık) ve bunların birbirleriyle ilişkilerini derinlemesine inceler. "Kendi için varlık" olarak insan bilincinin, sürekli olarak kendi sınırlarını ve anlamını sorgulayan, özgür ve sorumlu bir varlık olduğunu belirtir. "Şey için varlık" ise, bilinç dışı, belirlenmiş ve kendi içinde kapalı olan varlık türüdür. Sartre, bu iki varlık türü arasındaki gerilimi ve etkileşimi analiz ederken, insanın özgürlüğünün ve sorumluluğunun bilincinde olmasının önemini vurgular. Kitap aynı zamanda, insanın başkalarıyla kurduğu ilişkilerde "öteki"nin varlığının bilinci nasıl etkilediğini de inceler. İnsan, başkalarının bakışları altında kendisini tanımlar ve bu durum, bazen özgürlüğün kısıtlanmasına yol açabilir. Sartre, bu bağlamda, "cehennem başkalarıdır" ifadesini kullanır. Kitabın temel temaları arasında özgürlük, sorumluluk, yalnızlık, anlamsızlık ve otantiklik yer alır. Sartre, insanın bu dünyada bir anlam bulma çabası içinde olduğunu ve bu anlamı kendi seçimleriyle yaratmak zorunda olduğunu savunur. Kitap, felsefi derinliği ve karmaşık yapısıyla, felsefe öğrencileri, akademisyenler ve varoluşçuluk felsefesine ilgi duyan okuyucular için önemli bir kaynaktır. "Varlık ve Hiçlik", okuyucuyu varoluşun temel soruları üzerine düşünmeye ve kendi hayatlarını sorgulamaya teşvik eder. Kitabın dili, felsefi terimlerle yüklü ve yoğun olmakla birlikte, Sartre'ın derinlemesine analizleri ve özgün düşünceleri, okuyucuya zengin bir entelektüel deneyim sunar. Benzer kitaplar arasında Sartre'ın diğer eserleri ("Bulantı", "Sinekler"), Albert Camus'nün "Yabancı"sı, Martin Heidegger'in "Varlık ve Zaman"ı ve Søren Kierkegaard'ın eserleri sayılabilir.

Jean-Paul Sartre, 20. yüzyılın en etkili filozoflarından ve yazarlarından biridir. 21 Haziran 1905'te Paris'te doğmuş ve 15 Nisan 1980'de yine Paris'te hayatını kaybetmiştir. Sartre, varoluşçuluk felsefesinin önde gelen temsilcilerinden biri olarak bilinir. Felsefi düşüncelerinin yanı sıra roman, oyun ve deneme türlerinde de eserler vermiştir. Sartre'ın yazım üslubu, felsefi derinliği edebi bir anlatımla birleştirmesiyle karakterizedir. Karmaşık düşünceleri anlaşılır bir dille ifade etme çabası, eserlerinin geniş bir okuyucu kitlesi tarafından benimsenmesini sağlamıştır. Eserlerinde genellikle bireyin özgürlüğü, sorumluluğu ve varoluşsal kaygıları gibi temaları işler. Sartre, özellikle "Varlık ve Hiçlik" adlı eseriyle felsefe dünyasında çığır açmıştır. Bu eserinde, varoluşçuluk felsefesinin temel prensiplerini detaylı bir şekilde ortaya koymuştur. Diğer önemli eserleri arasında "Bulantı", "Sinekler", "Gizli Oturum" ve "Sözcükler" sayılabilir. Sartre, edebiyat alanındaki başarılarıyla de tanınır. 1964 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'ne layık görülmüş, ancak ödülü reddetmiştir. Bu kararı, siyasi ve felsefi görüşleriyle uyumlu olarak, burjuva kurumlarından bağımsız kalma isteğinin bir ifadesi olarak yorumlanmıştır. Sartre, II. Dünya Savaşı sırasında Fransız Direnişi'nde aktif rol oynamış, savaş sonrası dönemde ise sol görüşleri savunmuştur. Siyasi aktivizmi ve entelektüel çalışmalarıyla, 20. yüzyılın önemli figürlerinden biri olarak tarihe geçmiştir. Sartre'ın düşünceleri, sadece felsefe dünyasını değil, aynı zamanda edebiyat, sanat ve siyaset alanlarını da etkilemiştir. Onun mirası, günümüzde de varoluşçuluk felsefesine ilgi duyanlar ve özgürlük, sorumluluk gibi kavramlar üzerine düşünenler için önemli bir kaynak olmaya devam etmektedir.