Allah Aski, Ibnul Cevzi'nin kaleme aldığı, manevi derinliği ve tasavvufi öğretileriyle öne çıkan önemli bir eserdir. Kitap, isminden de anlaşılacağı üzere, Allah'a duyulan aşkın ve sevginin farklı boyutlarını ele alır. Ibnul Cevzi, bu eserinde, insanın Yaratıcı'ya olan bağlılığını, O'na yaklaşma yollarını ve ilahi aşkın kalpte yarattığı coşkuyu çeşitli hikayeler, kıssalar ve ayetlerle destekleyerek anlatır. Kitapta, aşkın sadece duygusal bir deneyim olmadığı, aynı zamanda ahlaki bir yükseliş ve manevi bir arınma süreci olduğu vurgulanır. Ibnul Cevzi, okuyucularına, Allah'a olan sevgiyi artırmanın, O'na yakınlaşmanın ve O'nun rızasını kazanmanın yollarını gösterir.

Kitabın ana teması, ilahi aşkın insan hayatındaki merkezi rolüdür. Ibnul Cevzi, bu tema etrafında, ibadetlerin anlamını, ahlaki değerlerin önemini ve dünya hayatının geçiciliğini işler. Kitapta, nefsin arzularına karşı koyma, sabır, tevekkül, şükür gibi kavramlar üzerinde durulur. Ibnul Cevzi, okuyucularına, dünya hayatının geçici zevklerine kapılmamalarını, asıl mutluluğun Allah'a yakın olmakta ve O'nun rızasını kazanmakta olduğunu hatırlatır. Kitap, aynı zamanda, tasavvufi düşüncenin temel prensiplerini de içerir. Ibnul Cevzi, tasavvufi terimleri ve kavramları, okuyucuların anlayabileceği bir dille açıklar. Kitapta, insanın iç dünyasına yönelmesi, nefsiyle mücadele etmesi ve Allah'a ulaşma yolunda ilerlemesi gerektiği anlatılır.

Allah Aski, geniş bir okuyucu kitlesine hitap eder. Özellikle, manevi arayış içinde olan, tasavvufa ilgi duyan, Allah'a olan sevgisini derinleştirmek isteyen ve ahlaki değerlerini yükseltmek isteyen kişiler için ideal bir eserdir. Kitap, aynı zamanda, İslam dinini daha yakından tanımak, ibadetlerin anlamını kavramak ve dünya hayatına farklı bir perspektiften bakmak isteyenler için de faydalıdır. Allah Aski, sadece bir kitap değil, aynı zamanda bir rehberdir. Okuyucularına, hayatlarına anlam katma, iç huzura ulaşma ve Allah'a yakınlaşma yolunda rehberlik eder. Kitap, tasavvufi düşüncenin inceliklerini ve manevi dünyanın zenginliğini keşfetmek isteyen herkes için okunması gereken bir eserdir.

Benzer kitaplar arasında, Mevlana Celaleddin Rumi'nin Mesnevi'si, Gazali'nin İhya'u Ulumiddin'i ve Yunus Emre'nin Divanı sayılabilir. Bu eserler de, ilahi aşk, maneviyat ve ahlaki değerler üzerine yoğunlaşır. Bu kitaplar, Allah Aski gibi, okuyucularına hayatlarına anlam katma, iç huzura ulaşma ve manevi bir yolculuğa çıkma imkanı sunar.

Ibnul Cevzi, tam adıyla Ebu'l-Ferec Abdurrahman bin Ali bin Muhammed el-Cevzi, 12. yüzyılda yaşamış, İslam dünyasının en önemli alimlerinden ve yazarlarından biridir. 1116 yılında Bağdat'ta doğmuş ve 1201 yılında yine Bağdat'ta vefat etmiştir. Cevzi, hem Hanbeli mezhebine mensup bir fıkıh alimi, hem de tasavvufi düşünceye yakın duran bir vaiz ve ediptir. Onun çok yönlü kişiliği, eserlerine de yansımıştır.

Ibnul Cevzi'nin yazım üslubu, akıcı, anlaşılır ve etkileyicidir. Vaazlarında ve eserlerinde, insanları etkilemek için hikayeler, kıssalar ve örnekler kullanır. Onun en belirgin özelliklerinden biri, dinleyicileri ve okuyucuları sıkmadan, onlara öğütler vermesi ve manevi değerleri aşılamasıdır. Ibnul Cevzi, eserlerinde, genellikle Arapça'yı kullanmıştır, ancak dili oldukça sade ve anlaşılırdır.

Ibnul Cevzi'nin en önemli eserleri arasında, Allah Aski'nin yanı sıra, Zadü'l-Mesir fi İlmi't-Tefsir (Tefsir alanında), Telbisu İblis (Şeytanın Hileleri) ve Saydü'l-Hatır (Düşünce Avları) sayılabilir. Bu eserler, farklı konularda yazılmış olup, Ibnul Cevzi'nin geniş bilgi birikimini ve çok yönlü kişiliğini yansıtır. Özellikle Telbisu İblis, şeytanın insanları saptırmak için kullandığı hileleri ele almasıyla tanınır.

Ibnul Cevzi, yaşadığı dönemde, ilmi ve edebi çalışmalarıyla büyük saygı görmüştür. Onun vaazları, geniş kitleler tarafından ilgiyle takip edilmiş ve eserleri, İslam dünyasında yaygın olarak okunmuştur. Ibnul Cevzi, hiçbir ödül almamış olsa da, eserleri ve öğretileriyle gönüllerde taht kurmuş, İslam düşüncesine önemli katkılarda bulunmuştur. Ibnul Cevzi'nin yaşadığı dönem, İslam dünyasında bilim, kültür ve sanatın altın çağı olarak kabul edilen bir dönemdir. Bu dönemde, birçok alim, düşünür ve sanatçı yetişmiş, İslam dünyası, ilmi ve kültürel açıdan büyük bir gelişme göstermiştir.