Mukaddime, İbn Haldun'un en önemli eseri olup, tarih, sosyoloji, felsefe, ekonomi ve siyaset gibi birçok farklı alanda derinlemesine analizler sunan bir başyapıttır. Tek cilt halinde sunulan bu eser, aslında bir giriş niteliğindedir ve İbn Haldun'un daha büyük bir tarih çalışması olan Kitâbü'l-İber'in (İbretler Kitabı) önsözüdür. Ancak Mukaddime, kendi başına o kadar kapsamlı ve özgündür ki, bağımsız bir eser olarak kabul edilir ve dünya çapında büyük bir etki yaratmıştır. Eserin temel teması, toplumların yükseliş ve düşüş döngülerini, medeniyetlerin evrimini ve devletlerin yönetim biçimlerini incelemektir. İbn Haldun, bu çalışmasında, tarihsel olayları sadece kronolojik bir sıra ile değil, aynı zamanda sosyolojik ve ekonomik faktörlerle açıklamaya çalışır. Özellikle 'asabiyet' kavramı, Mukaddime'nin merkezinde yer alır. Asabiyet, bir grup insanın birbirine bağlılığını ve dayanışmasını ifade eder ve İbn Haldun'a göre, devletlerin kurulmasında ve ayakta kalmasında temel bir rol oynar. Eser, aynı zamanda iktisat, eğitim, şehirleşme, askeriye ve hukuk gibi farklı alanlarda da önemli görüşler içerir. İbn Haldun, iktisadi faaliyetlerin toplumun refahı üzerindeki etkilerini, eğitim sistemlerinin önemini, şehirlerin gelişimini ve askeri stratejilerin nasıl şekillendiğini detaylı bir şekilde analiz eder. Mukaddime, sadece tarihi bir eser olmanın ötesinde, aynı zamanda bir sosyal bilimler klasiğidir. İbn Haldun, bu eserinde, bilimsel bir yöntem kullanarak, gözlem ve analizlere dayalı sonuçlar çıkarmış ve sonraki dönemlerdeki sosyal bilimciler için bir ilham kaynağı olmuştur. Eserin hedef okur kitlesi, tarih, sosyoloji, felsefe, siyaset bilimi ve ekonomi gibi alanlara ilgi duyan herkesi kapsar. Aynı zamanda, devlet yöneticileri, akademisyenler ve araştırmacılar için de önemli bir kaynaktır. Mukaddime, okuyucularına, toplumların ve medeniyetlerin nasıl işlediğine dair derin bir anlayış sunar ve günümüz dünyasını anlamak için önemli bir perspektif kazandırır. Eserin benzerleri arasında, Machiavelli'nin Prens'i, Karl Marx'ın Das Kapital'i ve Max Weber'in Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu gibi eserler sayılabilir. Bu eserler de, toplumların yapısını ve işleyişini farklı açılardan inceleyen ve önemli etkiler yaratmış çalışmalardır. Mukaddime'nin önemi, sadece kendi dönemine değil, günümüze kadar uzanan bir etkiye sahip olmasıdır. İbn Haldun'un ortaya koyduğu düşünceler, modern sosyal bilimlerin temelini oluşturmuş ve hala güncelliğini korumaktadır. Eser, farklı dillerde defalarca yayınlanmış ve dünya genelinde milyonlarca okuyucuya ulaşmıştır. Mukaddime, İbn Haldun'un entelektüel mirasının en önemli parçasıdır ve okuyucularına, tarihin ve toplumun karmaşık yapısını anlama fırsatı sunar.

İbn Haldun, 1332'de Tunus'ta doğmuş, 1406'da Kahire'de vefat etmiş, Orta Çağ İslam dünyasının en önemli düşünürlerinden biridir. Tam adı Ebû Zeyd Abdurrahman bin Muhammed bin Haldun el-Hadramî'dir. İbn Haldun, çok yönlü bir entelektüel olup, tarihçi, sosyolog, filozof, ekonomist ve devlet adamı olarak tanınır. Onun en önemli eseri, dünya sosyal bilimleri tarihinde bir dönüm noktası olan Mukaddime'dir. İbn Haldun, eğitimine Tunus'ta başladı ve o dönemdeki en iyi alimlerden dersler aldı. Daha sonra Fas, İspanya ve Mısır gibi farklı coğrafyalarda bulundu ve çeşitli devlet görevlerinde çalıştı. Bu deneyimleri, onun siyasi ve sosyal konularda derin bir bilgi birikimi kazanmasını sağladı. İbn Haldun'un yazım üslubu, analitik ve eleştirel bir yaklaşıma dayanır. O, olayları sadece nakletmekle yetinmeyip, aynı zamanda neden-sonuç ilişkilerini sorgular ve toplumsal olguları bilimsel yöntemlerle açıklamaya çalışır. Onun eserleri, sistematik bir düşünce yapısının ve derin bir gözlem yeteneğinin ürünüdür. İbn Haldun'un diğer önemli eserleri arasında, Kitâbü'l-İber (İbretler Kitabı) sayılabilir. Bu eser, dünya tarihini konu alan kapsamlı bir çalışmadır ve Mukaddime'nin bir parçasıdır. İbn Haldun, hayatı boyunca çeşitli ödüller almamış olsa da, düşünceleri ve eserleri, ölümünden sonra büyük bir takdir toplamıştır. Onun çalışmaları, modern sosyal bilimlerin gelişimi üzerinde önemli bir etki yaratmış ve birçok bilim insanı tarafından referans olarak kullanılmıştır. İbn Haldun, yaşadığı dönemde, İslam dünyasının siyasi ve sosyal çalkantılarına tanık olmuş ve bu olaylardan etkilenerek düşüncelerini geliştirmiştir. O, farklı medeniyetlerin yükseliş ve düşüşlerini gözlemlemiş ve toplumların yapısını anlamaya çalışmıştır. İbn Haldun'un düşünceleri, günümüzde hala geçerliliğini korumakta ve farklı disiplinlerdeki araştırmacılar için ilham kaynağı olmaya devam etmektedir. Onun mirası, sadece İslam dünyasıyla sınırlı kalmamış, tüm dünya kültürünü etkilemiştir.