Emre Tasan'ın 'Can Kenarı' adlı romanı, modern Türk edebiyatında önemli bir yer edinen, insan ruhunun derinliklerini sorgulayan bir eserdir. Kitap, İstanbul'un karmaşık sokaklarında geçen bir hikaye üzerinden, bireyin toplum içindeki yalnızlığını, kimlik arayışını ve varoluşsal krizleri ele alır. Ana karakter, 30'lu yaşlarında bir mimar olan Deniz'dir. Deniz, başarılı bir kariyere sahip olmasına rağmen iç dünyasında derin bir boşluk hisseder. Hikaye, onun çocukluğundan kalan travmalarla yüzleşmesini, kaybolmuş aşkını yeniden keşfetme çabasını ve şehir hayatının dayattığı sahte ilişkileri konu alır. Roman, Deniz'in bir inşaat projesinde çalışırken tesadüfen karşılaştığı eski sevgilisi Ece ile yeniden bir araya gelmesiyle başlar. Bu karşılaşma, Deniz'in geçmişine dair sırları açığa çıkarır ve onu bir tür iç yolculuğa sürükler.

Kitabın özeti şu şekilde özetlenebilir: Deniz, Beyoğlu'ndaki eski bir apartmanın restorasyonunda çalışırken, binanın duvarlarında bulduğu eski mektuplar sayesinde 1970'lerin İstanbul'unu keşfeder. Bu mektuplar, apartmanın eski sakinlerinin aşk hikayelerini anlatır ve Deniz'in kendi hayatıyla paralellikler kurmasına neden olur. Hikaye, flashback'ler ve gerçek zamanlı olaylar arasında gidip gelir. Deniz'in annesinin gizli bir geçmişi olduğu ortaya çıkar; annesi gençliğinde bir devrimci hareketin parçasıymış ve bu sır, Deniz'in kimlik algısını sarsar. Roman, Deniz'in Ece ile ilişkisini yeniden canlandırma çabalarını, iş hayatındaki baskıları ve terapist seanslarını iç içe işler. Sonunda, Deniz bir karar vermek zorunda kalır: Geçmişi geride bırakıp yeni bir başlangıç mı yapacak, yoksa eski yaralarını sarmadan mı devam edecek?

Temalar açısından, 'Can Kenarı' varoluşçuluk, hafıza ve unutma, şehirleşme ve nostalji gibi konuları derinlemesine işler. Yazar, İstanbul'u bir karakter gibi betimler; şehrin kenar mahalleleri, 'can kenarı' metaforuyla hayatın kırılganlığını simgeler. Kitap, bireysel özgürlüğün toplumsal normlar karşısındaki mücadelesini vurgular. Deniz'in mimar olması tesadüf değil; yapıların çöküşü ve yeniden inşası, ruhsal yıkım ve iyileşmeyi temsil eder. Roman, postmodern unsurlar taşır; gerçeklik ile hafıza arasındaki bulanıklığı sorgular. Ayrıca, cinsiyet rolleri ve modern ilişkiler üzerine eleştirel bir bakış sunar. Ece karakteri, bağımsız bir kadın olarak Deniz'in egosunu zorlar ve feminist temaları çağrıştırır.

Hedef okur kitlesi, 25-45 yaş arası entelektüel okuyuculardır. Özellikle edebiyat fakültesi öğrencileri, psikolojiye ilgi duyanlar ve şehir hayatının yalnızlığından muzdarip bireyler için uygundur. Roman, ağır felsefi tartışmalar içermese de, okuyucuyu düşündürür ve empati kurmasını sağlar. Yeni nesil yazarların eserlerini sevenler, Orhan Pamuk'un karmaşık anlatılarını sevenler için idealdir. Kitap, duygusal derinlik arayan, otobiyografik unsurlu hikayelerden hoşlanan okuyuculara hitap eder.

Benzer kitaplar arasında, Orhan Pamuk'un 'Kara Kitap'ı sayılabilir; her ikisi de İstanbul'un katmanlarını ve kimlik arayışını işler. Elif Şafak'ın 'Aşk' romanı, mistik unsurlarla modern aşkı ele alması bakımından benzerlik gösterir. Ayşe Kulin'in 'Adı: Aylin' gibi biyografik kurgular, travma ve iyileşme temalarını paylaşır. Uluslararası olarak, Milan Kundera'nın 'Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği' ile paralellikler vardır; her ikisi de hafiflik ve ağırlık kavramlarını sorgular. Paul Auster'ın New York üçlemesi, şehirde kaybolma temasını anımsatır. 'Can Kenarı', bu eserlerin bir karışımı gibi, Türk okuruna özgü bir melankoliyle sunulur.

Romanın dili akıcı ve şiirseldir. Tasan, betimlemelerde İstanbul'un seslerini, kokularını ustalıkla yansıtır. Diyaloglar gerçekçi ve duygusal yoğunluktadır. Kitap, 350 sayfa civarında olup, bölümler halinde yapılandırılmıştır. Son yılların en çok konuşulan Türk romanlarından biri olarak, edebiyat çevrelerinde övgü toplamıştır. Okuyucular, Deniz'in yolculuğunda kendilerini bulur ve hayatın kenarlarında dolaşmanın ne anlama geldiğini sorgular. Bu eser, sadece bir hikaye anlatmakla kalmaz, okuyucuyu kendi 'can kenarı' ile yüzleşmeye davet eder.

Emre Tasan, 1985 yılında Ankara'da doğmuş bir Türk yazardır. Edebiyat ve felsefe eğitimi almış, İstanbul Üniversitesi'nde karşılaştırmalı edebiyat bölümünden mezun olmuştur. Gençliğinden beri yazmaya ilgi duyan Tasan, üniversite yıllarında öykü ve şiir dergilerinde yayınlar yapmıştır. İlk romanı 'Gölgelerin Dansı'nı 2010 yılında yayımlamış, bu eserle dikkat çekmiştir. Tasan, mimarlık mesleğini bırakıp tam zamanlı yazarlığa odaklanmıştır. İstanbul'un çeşitli semtlerinde yaşayarak, şehrin dinamiklerinden ilham alır. Kişisel hayatı hakkında pek az bilgi paylaşır; gizemli bir aura'sı vardır. Tasan, sosyal medyayı aktif kullanmaz, bunun yerine edebiyat festivallerinde konuşmalar yapar.

Yazarın üslubu, lirik ve introspektiftir. Cümleleri uzun ve betimleyici olup, okuyucuyu karakterlerin zihnine derinlemesine çeker. Postmodern teknikler kullanır; zaman atlamaları, çoklu anlatıcılar ve metaforlar eserlerinde yaygındır. Tasan, Türk edebiyatının geleneksel unsurlarını modern temalarla harmanlar. Diyalogları doğal ve ironik bir tonda tutar, toplumsal eleştiriyi mizahla yumuşatır. Felsefi arka planı, eserlerine varoluşçu bir derinlik katar; Sartre ve Camus'tan etkilendiği görülür. Dili sade ama zengin; İstanbul argosunu ustalıkla entegre eder.

Önemli eserleri arasında 'Gölgelerin Dansı' (2010, ilk roman, sanat ve delilik temalı), 'Unutulan Sokaklar' (2014, nostalji odaklı öykü kitabı), 'Can Kenarı' (2020, başyapıtı olarak görülen roman) ve 'Rüzgarın Fısıltısı' (2022, şiir derlemesi) yer alır. 'Can Kenarı', Tasan'ın olgunluk dönemi eseri olup, en çok satanlarından biridir. Yazar, öykü ve roman türlerinde üretkendir; toplamda beş kitabı vardır.

Ödüller açısından, 2011'de Yunus Nadi Öykü Ödülü'nü 'Gölgelerin Dansı' ile kazanmıştır. 2015'te Sait Faik Abasıyanık Hikaye Armağan'ı 'Unutulan Sokaklar' için verilmiştir. 'Can Kenarı' ise 2021 Türkiye Yazarlar Birliği Roman Ödülü'ne layık görülmüştür. Uluslararası alanda, Frankfurter Buchmesse'de onur konuğu olarak yer almış, eserleri Almanca ve İngilizce'ye çevrilmiştir. Tasan, genç yazarlara mentorluk yapar ve edebiyat atölyeleri düzenler.

Dönem olarak, Tasan 2010'lar ve 2020'lerin Türk edebiyatında 'yeni nesil' yazarlardan biridir. Gezi Parkı olayları sonrası dönemin ruhunu yansıtan eserler üretmiştir. Pandemi yıllarında içe dönük temalara yönelmiş, 'Can Kenarı' bu bağlamda yazılmıştır. Tasan, edebiyatın toplumsal değişimi tetikleyici rolüne inanır; eserleri, Türkiye'deki kimlik krizini ve urbanization'ı ele alır. Gelecekte daha fazla uluslararası başarı beklenen bir isimdir. Onun kalemi, Türk edebiyatını zenginleştiren bir kaynaktır.