Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun 'Kültür Yokuşu' adlı eseri, Türk edebiyatında ve sanatında özgün bir yere sahip olan, yazarın deneme türündeki önemli çalışmalarından biridir. Kitap, adından da anlaşılacağı gibi, bir kültür yükselişini, bir medeniyet yolculuğunu anlatır. Eyüboğlu, bu eserinde, Türk kültürünün köklerine inerken, aynı zamanda modern dünyadaki yerini ve karşılaştığı sorunları da ele alır. Eserin temel temalarından biri, milli kimlik ile evrensel değerler arasındaki denge arayışıdır. Yazar, Batı kültürüyle olan etkileşimimizi eleştirel bir gözle değerlendirirken, kendi kültürel birikimimizin zenginliğini ve potansiyelini vurgular. 'Kültür Yokuşu', sadece bir eleştiri kitabı olmanın ötesinde, bir aydınlanma ve düşünsel bir yolculuk vaat eder. Eyüboğlu'nun akıcı ve şiirsel üslubu, karmaşık kültürel meseleleri bile anlaşılır ve ilgi çekici kılar. Kitapta ele alınan konular arasında sanat, edebiyat, toplumsal değişimler, gelenek ve modernlik çatışması gibi geniş bir yelpaze bulunur. Eyüboğlu, bu denemelerinde, aydınların topluma karşı sorumluluklarını da sıkça dile getirir. Hedef okur kitlesi, öncelikle Türk kültürü, sanatı ve tarihiyle ilgilenen okurlardır. Ayrıca, eleştirel düşünmeyi seven, toplumsal ve kültürel meselelere duyarlı herkesin ilgisini çekecektir. 'Kültür Yokuşu'nu okuyanlar, benzer temaları işleyen Sabahattin Eyüboğlu'nun denemeleri, Nurullah Ataç'ın denemeleri ve Cemil Meriç'in kültürel analizleri gibi eserlerle karşılaştırabilirler. Eyüboğlu'nun bu eseri, okuyucuyu kendi kültürel mirası üzerine düşünmeye ve modern dünyada kültürel konumunu sorgulamaya teşvik eden derinlikli bir çalışmadır. Kitap, Türk aydınının entelektüel serüvenine ışık tutan, zamanın ötesinde bir değer taşımaktadır. Yazarın sanata ve hayata dair coşkulu ve samimi yaklaşımı, okuyucuyu içine çeker ve onu düşünsel bir yolculuğa davet eder. Kültürel değerlerimizin nasıl korunup geliştirilebileceği üzerine düşündüren, milli ve evrensel değerleri harmanlayan bir eserdir.

Bedri Rahmi Eyüboğlu (1911-1975), Türk resminin ve edebiyatının önde gelen isimlerinden biridir. Kendine özgü renk anlayışı, halk motiflerini modern sanatla birleştirmesi ve toplumsal duyarlılığı ile tanınır. Eyüboğlu, 1911 yılında Trabzon'da doğdu. Eğitim hayatına İstanbul'da devam eden sanatçı, 1933 yılında İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi'ni bitirdi. Akademide Nazmi Ziya Güran ve Léopold Lévy gibi önemli hocaların öğrencisi oldu. Akademiden mezun olduktan sonra bir süre Paris'te yaşadı ve burada sanat bilgisini daha da derinleştirdi. Türkiye'ye döndükten sonra çeşitli okullarda öğretmenlik yaptı. Sanat yaşamı boyunca resim, gravür, mozaik, vitray gibi farklı disiplinlerde eserler verdi. Özellikle Anadolu motiflerinden esinlenerek yarattığı renkli ve canlı kompozisyonları büyük beğeni topladı. Eyüboğlu'nun üslubu, hem resimlerinde hem de yazı denemelerinde belirgin bir şekilde kendini gösterir. Yazılarında, sanata, kültüre, toplumsal konulara dair düşüncelerini samimi, akıcı ve şiirsel bir dille ifade eder. Halk edebiyatı ve geleneksel Türk sanatının değerini her zaman vurgulamış, bu mirası modern sanatla buluşturmayı amaçlamıştır. 'Kültür Yokuşu', 'Canım Anadolu', 'Tezekkür' gibi deneme kitaplarının yanı sıra, 'Jacop'un Zinciri', 'Stres ve Kültür' gibi önemli eserleri de bulunmaktadır. Şiirleriyle de tanınan Eyüboğlu'nun 'Daha Yeni Başlıyor', 'Üçüncü Şiir Kitabı' gibi şiir kitapları da yayımlanmıştır. Sanat yaşamı boyunca birçok karma sergiye katılmış ve kişisel sergiler açmıştır. Sanatına ve düşüncelerine yaptığı katkılar nedeniyle herhangi bir resmi ödül almamış olsa da, Türk sanatının ve düşünce hayatının gelişimine yaptığı katkılarla ölümsüzleşmiştir. Bedri Rahmi Eyüboğlu, yaşadığı dönem olan 20. yüzyılın ortalarında, Türkiye'de modernleşme sürecinin yaşandığı, kültürel kimlik arayışlarının yoğunlaştığı bir döneme denk gelmiştir. Bu dönemde sanatçı, kendi kültürel köklerine bağlı kalarak evrensel değerlerle bütünleşme çabasını eserlerine yansıtmıştır. Sanatçı, 1975 yılında aramızdan ayrılmıştır, ancak eserleri bugün de yaşamakta ve etkisini sürdürmektedir. Onun sanatı, Türk insanının ruhunu, Anadolu'nun renklerini ve coşkusunu yansıtan eşsiz bir mirastır.